O büyüdükçe…

28 Nisan 2019 / Moda Parkı


O büyüdükçe, ben her gördüğüm/tanık olduğum/okuduğum/izlediğim ‘duygusal an’da gözyaşlarına boğulur oldum. Bir başkası için sıradan bir durum, benim için sürekli bir kendimle ilişkilendirip dudak bükme hali olmaya başladı. O büyüdükçe, ben geleceği daha çok düşünür oldum. Geleceği dediğim yaşımın ilerlemesi tabi 🙂 Bu yazının geri kalanını okuyun

Ve önlenemeyen son: “Ben büyüyünce futbolcu olucam!”

IMG_8837Valla bayağı direndim ne yalan söyleyeyim. Emre’nin “Boşuna direniyorsun, önünde sonunda futbol hayatına girecek!” yorumlarına karşı tavrım gayet netti: “Tüm spor dalları tamam, ama lütfen futbola karşı mesafeli olalım.” Ama tabi bir aile klasiğimiz olarak Emre yine yeniden haklı çıktı 🙂 Hatta hayatına girmekle kalmadı, sıklıkla dile getirilen bir hayale dönüştü: “Ben büyüyünce futbolcu olucam!”

Aslında 7 yaş ile birlikte yavaş yavaş ilgisi başladı cancanın futbola. Başta mesafeliydi yine de, sitede Demir ile, okul çıkışı da sınıf arkadaşlarıyla bahçede oynuyordu sadece. Tıpkı hayal ettiğim gibi 🙂 Ama kısa sürdü bu mesafeli ilişki! Bir sene içerisinde olay bayağı büyüdü. İkinci sınıfla birlikte ise gelecek hayallerine nüfus etmeye başladı futbol 🙂 Önce okuldaki erkekler arasında müthiş bir alış-veriş olayına dönüşen futbolcu kartları girdi hayatımıza. Eskiden kitapçılarda sadece kitap bakardık, şimdi futbolcu kart kutularına ve albümlerine bakıyoruz. (Neyse ki hala kitaplara da bakıyoruz her geçen gün kabaran bir iştahla, tek tesellim :)) Her yerimiz IMG_8572kart oldu, mutfak tezgahından, yemek masasının altından, tuvaletlerden kart topluyorum. Okuldan eve gelen cancanı kapıda şöyle karşılamaya başladım: “Annişkooo bugün çok acayip bir şey oldu. 110-110-110 kartım oldu, Ömer’le Messi’ye karşılık değiştim.” Bütün gün okuldan eve gelmesini bekleyen ve kapıda kollarını açmış boynuna atlaması için hazırlık yapan anne kalakalır. Beceriksizce duyguyu paylaşma hali içerisindeyim tabi: “Aaaa ne güzel annişkom, çok güzel olmuş gerçekten” 🙂

Sonra Emre’nin de yadsınamaz katkılarıyla (ki kendisi garip bir biçimde şiddetle yadsıyor!) futbol maçları izlenmeye; hatta yurt içi, yurt dışı maç sonuçları takip edilmeye başlandı. Televizyondan gelen maç seslerini üst kattan duyan ve merdivenleri üçer üçer inerek salona giren annenin ağlamaklı bir yüz ifadesiyle babaya yaptığı kaş göz hareketleri baba tarafından her seferinde görmezden gelindi tabi! Söylememe bile gerek yok, okulda her teneffüs IMG_8805futbol oynanıyor. Hatta maç için takım kurarken birbirlerine girdikleri için sınıf öğretmenleri ve rehberlik öğretmenleri bir fikstür oluşturmuşlar! Artık gün gün takımlar belli ve öğretmenlerinin belirledikleri takvime göre maçlarını yapıyorlar. Şaka gibi :)) Okul kıyafetleri de tabi ki nasibini alıyor bu durumdan. Tişörtlerin arkalarını koşarken sıçrayan çamurlar, pantolonların dizlerini ise yırtıklar süslüyor 🙂  O çamurlar yıkamakla çıkmıyor, dizdeki yırtıklar da diktirmekle kapanmıyor.

fullsizeoutput_e9fArtık ben de bıraktım ipin ucunu valla. Hatta yüzme takımında da olan altılı kankalardan bir tek cancan futbol kursuna gitmiyordu, ona da başladık geçtiğimiz hafta. Havaların ısınmasını bekledim, yoksa bir tek cancanın gitmemesi, diğerlerinin üzerilerinde formayla antrenmana gelmeleri karşısında içim cız ediyordu işin doğrusu. Artık hafta sonları 09.30-10.30 futbol antrenmanı, 11.30-12.45 yüzme antrenmanındayız. Nasıl bir enerji anlamak mümkün değil valla!

Ne diyeyim, artık direnmeme kararı aldığım maddelerden birine daha tik atmış bulunmaktayım. Artık dağılabiliriz!

 

 

 

Bir oyunla dünyayı dolaşıyoruz

IMG_7794

Geçen hafta Aile ve Çocuk Fuarı’na gittim. İyi Cüceler‘in de bir standı vardı. Bizde olmayan Deyim Kartları‘ndan alırken, kitabevinin sahibi Esra Hanım tavsiye etti bu oyunu. Hem hafıza, hem de ülkeler ve özellikleri ile ilgili bir oyun olduğunu anlayınca hemen aldım. Gerçekten de harika bir oyunmuş. Akşam okuldan dönen cancan da pek heyecanlandı oyunu görünce. Hemen oynadık tabi. Tahmin ettiğim gibi bayıldı. Şimdi her gün oynuyoruz neredeyse. Bu yazının geri kalanını okuyun

“Sen benim parlayan güneşimsin…”

IMG_6230

Bir süredir böyle diyor bana cancan. Sevgisi kabardığında. Sarıldığında. Yüzümü okşuyor bazen söylerken. Ya da saçlarımı. Her söylediğinde kalbimi kocaman bir mutluluk dolduruyor. Gözlerimden yaşlar fışkıracak gibi oluyor. Bu hayatımda duyduğum en güzel, en mutluluk verici iltifat. Hele de söyleyen evlat olunca… Bu yazının geri kalanını okuyun

Ailemizin yeni üyesi ‘peynir’

IMG_6999

Ankara’ya taşındığımızdan beri cancan köpek istiyordu. Oturduğumuz sitede belki de köpek sahibi olmayan tek biz vardık, onun da etkisi olmuş olabilir! Ne yalan söyleyeyim ben de çok istiyordum. Tarçın ve Çilek’ten sonra hiç kimse girmemişti hayatımıza, eksikliğini çok hissediyordum. Ama babayı ikna etmek bayağı bir vaktimizi aldı. Bu sene yazın alırız artık diye düşünüyordum ama taşınma işi çıkınca bu sene de olmaz diye geçirmiştim içimden. Bu yazının geri kalanını okuyun

Kürkçü dükkanına döndük!

IMG_7086

Ocak ortasında hayatımızı yeniden değiştirecek kararlar aldık Emre ile. Ankara’daki yaşantımızdan çok mutluyduk aslında. Kompak bir hayat, yormayan bir şehir, Çınar’ın yaşantısını zorlamayacak bir günlük akış, vs. Ama işte hayatta hiç büyük konuşmayacaksın. “İstanbul’dan kurtulduk, bir daha dönmem valla!” diyen ben, kaşla göz arasında yeniden okul, ev arayışına girmiştim bile. Arayış hemen başladı ama durumu  sindirmem bir hayli zaman aldı.   Bu yazının geri kalanını okuyun

Kayboldum, yolumu arıyorum!

IMG_6319Çok uzun zaman oldu… Sadece yazmayalı değil, şöyle adam akıllı bir kendime dönmeyeli… Bakıp da görmek istemeyeli… Öyle istemedim ki hatta buraya girip yaşanmışlıkları bile görmeyi içim almadı galiba. Belki yedi sekiz aydan fazla oldu… Çok uzun zaman… Bu yazının geri kalanını okuyun

Yaşasın Ankara’da çocuk kitapçısı açıldı!

img_5219

Ankara’nın en büyük eksikliklerinden biriydi çocuk kitapçısı olmaması. Çok tuhaf geliyordu bana bu durum. “Nasıl bir tane bile olmaz yahu!” diyordum. “Tunalı taraflarında bir kitapçı olsa misal, eminim ki müptelası çok olurdu.” Sonunda birileri duydu sesimi 🙂 Cumba Çocuk Kitabevi açıldı yaklaşık 1,5 ay önce. Sömestr tatilini bekliyordum gitmek için, geçen gün ilk ziyaretimizi yaptık cancanla. Bu yazının geri kalanını okuyun

Kalbimin üzerindeki küçücük eller…

img_5194Hani bazen göğsüme yatıyor ve o minicik elini kalbimin üzerine koyuyorsun ya çocuk, o anlar tüm bedenimi kocaman bir ferahlık ve huzur kaplıyor. Tüm dünya duruyor, her şey yavaşlıyor. Sanki sadece biz yaşıyoruz kocaman evrende. Bakmaya doyamıyorum eline. Okşuyorum yumuşacık tenini. Gözlerimi kapatıp “şükür” diye tekrarlıyorum içimden sayısız defa. Bir yandan da kafamın içinde şu cümleler uçuşuyor: “Büyüyeceksin… Kocaman bir adam olacaksın. Ama ellerin benim için hep böyle küçücük kalacak. Gözlerimi kapattığımda çocukluğuna dair canlanacak birkaç öncelikli resimden biri olacak kalbimin üzerindeki bu küçücük ellerin.”

Eee bildiğin karne bu!

img_5159

Veeee hep çok zor denen ilkokul birinci sınıfın ilk yarısını tamamladık. Bütün şaşkınlığımla “Karne verirler mi ki acaba?” diyordum. Hani ana sınıfındaki gibi gelişim raporu falan verebilirler belki diye düşünerek. Sonra bir baktım ki, bildiğin karne 🙂 Yahu tabi ki karne alacak, çocuk ilkokula başladı. Ama anne hala kabullenemiyor durumu! Bu yazının geri kalanını okuyun